9 Kasım 2014 Pazar
Günün Notları
Merhaba blog, bir önceki yazısında sezonda bol bol görüşelim demesine rağmen, haftalardır yazamayan Banu ben. Bu aralar neler yaptığımı kısaca yazayım yoksa unutacağım! Günün Notları görünümlü yaklaşık 2 ayın notları olacak!
- Sonbaharı çok sevdiğimi söylemiş miydim?
- Tiyatro sezonunu 20 Eylül'de Ekonomania ile açtım, Kumbaracı50 benim için önemli bir yer o yüzden tüm oyunlarını takip etmeye çalışıyorum. Ekonomania, Kumbaracı50 ve Theater an der Ruhr ortak yapımı, mesajını üstü kapalı veren bir oyun. Hatta anlaşılma sıkıntısı yaşayacağının farkında olup oyunun finalinde bu konuya da değinen bir oyun. Benim için farklı bir sezon açılışı oldu.
- Başka Sinema aracılığı ile Dünyada 20.000 Gün'ü izledim.
- Pera Müzesi'nde "Duvarların Dili" sergisini gezdim, gerçekten keyifliydi.
- Aynı gün Beyoğlu Sahaf Festivali'nde idim. Sağanak yağmur nedeniyle çok fazla gezemesem de uzun zamandır aradığım bir kitabı arkadaşımın yardımıyla buldum.
- DT'de sezon açılışım Hamlet Makinesi ile oldu. Müzik seçimi mükemmel olan oyunlardandı ancak oyunun tamamı için aynı yorumu yapamayağacağım.
- Moda Sahnesi'nde Parkta Güzel Bir Gün'ü izledik. Oyunun mükemmel bir konusu var, daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum. Oyunun karikatürize edilmiş haline ısınamadım ancak bizim dışımızda herkesin çok eğlendiğini söyleyebilirim.
- Ekim ayının en güzel etkinliği elbette Filmekimi idi. Yıldız Haritası, Mommy, Boyhood, Dile Veda, Turist ve İnsanları Seyreden Güvercin'i izledim. Mommy ve Boyhood mükemmeldi. İnsanları Seyreden Güvercin enfesti. Turist beklentimin çok üzerinde bir filmdi, aynı zamanda eğlenceli karakterlerine bayıldım. Dile Veda ise hala üzerine düşünmek için mesai harcadığım filmlerden.
- Festival haftasının güzelliğine bir de Marissa Nadler konseri eklendi. İnsanın iç sıkıntısını unutturan cinsten konserlerden biriydi benim için. İyi ki gitmişim diyorum. Tekrar gelirse kaçırmayın derim.
- Opera sezonunu Yusuf ile Züleyha gösterisiyle açtım. Geçtiğimiz sezon Süreyya Operası'nın neredeyse tüm etkinliklerini izlediğim için bu sezon yeni gösterileri bekliyorum. Yusuf ile Züleyha'yı da görmenizi tavsiye ederim. Fotoğraf o güne ait, kardeşim tiyatro bense opera için beklerken içtiğimiz çay ve o an benim için çok değerli.
- Şehir Tiyatroları için sezon açılışımı Cibali Karakolu ile yaptım ancak memnun ayrıldım diyemem. Yine bizim dışımızdaki izleyicilerin çok eğlendiği, sürekli alkışladığı ancak benim için katlanması zor 3 saatlik bir oyundu. Bir oyun ile ilgili "izlemeyin" yorumu yapmamak gibi bir kuralım var o yüzden izleyeceğiniz tüm oyunları izledikten sonra eğer zamanınız kalırsa izleyin diyorum.
- DT oyunlarından birini daha izledim, Geçtim Ama Tiyatrodan. Küçük Sahne'ye yakışan oyunlardan biri, çok keyifli, birazcık hüzünlü, mesajını göze sokmadan esprili bir dille veren, başarılı bir oyun. İzleyince pişman olmazsınız diye düşünüyorum. :)
- Sırada yine mükemmel bir konser var! Esasında iki konseri de ayrı ayrı yazılarla anlatmak isterdim ancak tembellik edip hemen yazmayınca detayları unutuyorum! Chinawoman, daha önce verdiği İstanbul konserini kaçırdığıma üzüldüğüm isimlerden biriydi. Yeniden geleceğini duyduğumda iş günü gerçekleşecek bir konser olmasına rağmen aldım biletimi. Sahnede inanılmaz bir enerjisi var, tekrar gelirse kaçırmayınız efendim.
- On İki Öfkeli Adam, hem kitabını hem de 1957 yapımı filmini çok sevdiğim eserlerden. Bu sezon ŞT'de sahneleneceğini hem de oyunculardan birinin Serdar Orçin olduğunu duyduğumda çok sevindim ve çıkar çıkmaz biletimi aldım. Oyun filmle neredeyse bire bir diyebilirim. Karakterler başarılı, oyuncular iyi, oyun güzel. Bu oyunu da rahatlıkla tavsiye ederim.
- Joan Miro, Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar sergisini de gezdim güzel bir 29 Ekim sabahı. Çok kalabalık olmaması için erkenden çıktık yola. Sabancı Müzesi'ne gidiş için artık bir ritüel haline gelen yolu kullandım, önce motorla Yeniköy oradan sonbahar renklerinin güzelleştirdiği sahil şeridinden Emirgan'a geçmek çok keyifli. Sergiden sonra müzenin kafesinde birer kahve içtik, kahve güzeldi de mekan ve çalışanları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ancak sergi yorgunluğunu atmak için bir çay/kahve içilebilir. Oradan çıkıp her sergiden sonra yaptığımız gibi Sütiş'e gittik. Şansımıza manzaralı masalardan birinde yer bulduk. Okunduğunda basit görünen bu detayların benim için önemi büyük. Burada dile getirmemin sebebi de bu esasında.
- Dün esasında Suç ve Ceza Film Festival'inden bir film izleyecektik ancak havanın güzel olması aklımızı çeldi ve Cihangir'de ara sokaklara dalıp güzel bir kafede kahvaltı yaptık. Festival seansını kaçırdığımız için vizyondan bir film izlemeye karar verdik ve Unutursam Fısılda'yı izledik. Çağan Irmak'ın filmlerindeki hüzünlü hikayelere rağmen güneşi yansıtan, sıcak renkli seçimlerini seviyorum. O yüzden bu filmi de keyifle izledim.
- Filmden sonra diğer planımız olan Yiğit Sertdemir oyununu izledik. Karabahtlı Kardeşlerin Bitmeyen Şen Gösterisi. Çok eğlenceli, bir o kadar hüzünlü ama gerçekten iyi bir oyundu. Daha fazlasını anlatmak ve tavsiye etmek isterdim ancak önceki sezonlardan beri devam eden bu oyun için yeni bir gösterim olmayacağı açıklandı.
- Yekta Kopan'ın yeni kitabı İki Şiirin Arasında'yı okudum geçen gece. Ondan çok hoşuma giden bir bölümü paylaşmak isterim.
Bildiğim her dilde kitap okurum. Bildiğim her dilde müzik dinlerim. Bildiğim her dilde mutsuzum.
- Şimdilik haberler bunlar. Buraya kadar okuduysan saygılarımı sunuyor ve teşekkür ediyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)