- Sevgili blog seni çok özlediğimi söyleyerek başlamak isterim notlara.
- Yazamadığım dönemde bir sürü ıvır zıvır oldu onları anlatayım. Aslında her bir etkinliği ayrı ayrı anlatmak isterdim ama detayları tam olarak anımsamıyorum o yüzden en iyisi maddeler halinde yazmak.
- Şimdilik sadece fotoğraf paylaşmayı düşündüğüm tumblr adresim http://birazsoylebirazboyle1.tumblr.com
- İBB Şehir Tiyatroları’nın yaz oyunları kapsamında Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım isimli oyunu izledim. Açıkhava olunca puanım bol oluyor o yüzden keyif alarak izledim diyebilirim ama aynı oyunu kapalı mekanda izlesem bu kadar keyifli olmayabilirdi.
- Yıllık izinde yine İstanbul’daydım ancak tadını çıkarttım diyebilirim. Özellikle Cuma, Cumartesi ve Pazar kısmı pek hoştu.
- İzindeyken çok sevdiğim bir dostumla “Kış Uykusu”nu izledik. Hem de Atlas Sineması’nda. Çok özlemişim. Filmi de çok sevdik, akıp gitti. Filmden çıktığımızda inanılmaz bir iç sıkılması yaşayıp kendimizi bir küçük büfede çay içerken bulduk. Filmi konuşmaya öyle bir dalmışız ki farkına vardığımızda 3 saat geçtiğini ve saatin 4’ü bulduğunu anladık. O an pek hoştu.
- Aynı gün, filmden önce Pera Müzesi’nde Andy Warhol ve Stephen Chambers sergilerini gezdik. Keyifliydi. Özellikle Stephen Chambers’ın Büyük Ülke isimli eseri önünde dakikalarca oturup detaylarını yakalamaya çalıştım. Çok başarılıydı. Hatta sergi sonrasında gidip aynı eserin kartpostalını aldım ama kimseye göndermem! :D
- Geçtiğimiz günlerde Başka Sinema filmlerinden Gece Planı’nı izledim. Çevreci üç insanın yaptığı bir eylem planı ve uygulamada yaptıkları bir hata nedeniyle yaşadıklarını anlatıyor. Filmi tamamlamadan çıkan çok insan oldu sinemada, ancak bence kesinlikle izlemeye değer.
- Yıllık izinde olduğum hafta hem kendim hem de kardeşimle ilgili sağlık sorunları nedeniyle hastanedeydik. Alınan sonuçlar iyi olunca kendimizi gezmeye verdik. Fotoğraflarda görünen kahvaltı ve kahve kendimizi ödüllendirme şeklimiz.
- Neil Young konseri de keyifle katıldığımız etkinliklerden biri oldu. Öncesinde BEA ve Midlake konserleri vardı o nedenle festival gibi bir gündü.
- Stefan Zweig’ın Satranç isimli kitabını okudum. Etkisi hala geçmedi. Bu kitabı okuyan biriyle konuşmam şart.
- Bu aralar günün en güzel saatleri, işten eve döndüğümde, kardeşimle kitaplarımızı alıp, klasik müzik eşliğinde kitaplardaki dünyalarda gezindiğimiz saatler sanırım. Günün bütün sıkıntısını alıyor.
- Geçtiğimiz günlerde bilgisayarım bozulup, üstüne bir de küçük bir kaza atlatınca yenisini almak zorunda kaldım. Bir küçük değişiklik bir sürü değişikliği getirdi beraberinde. Artık kitaplığım da çok daha büyük ve düzenli. Bakmaya doyamıyorum.
- Bu arada Pera Müzesi’nin yeni sergisi “Duvarların Dili” 13 Ağustos – 5 Ekim 2014 tarihleri arasında gezilebilir.
- Pera Müzesi dedik aklıma geldi, sergi için gittiğimde koleksiyonları içinde bulunan iki resmin önünden ayrılamadım dakikalarca. Biri tahmin edeceğiniz gibi Kaplumbağa Terbiyecisi diğeri ise Atina Akropolisi ve Olympiya Zeus Tapınağı. Görünüz efendim siz de.
- Bu arada elbette tiyatroyu özledim ve etkinlik açığını kapatmasa da yaz konserleri ile avunuyorum. Ağustos’ta Beirut, Portishead ve 2Cellos konserleri için biletlerimizi aldık. Gidecek olanınız var mı bu konserlerden birine?
- Levent Cantek’in yazdığı ve çizimlerini Berat Pekmezci’nin yaptığı Emanet Şehir’i aldım, kitap kapağı ile aşk yaşıyorum.
- Bu aralar her gün bir film izliyoruz evde, geçtiğimiz günlerde sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine About Time isimli filmi izledim. Keyifli bir film ancak bunun ötesinde insanı kendi hayatı ve geçmişi üzerine düşündüren hatta vurucu etkileri ortaya çıkarabilen bir film. Tüm bunları ise romantik komedi olmasına rağmen hissettirmiş olması gibi bir gerçek var. Belki de benim geçmişi hatırlama zamanım gelmişti, bilemiyorum.
- Fazla geveze bir Günün Notları oldu sanki, buraya kadar okuyan varsa gözlerine sağlık der ve kendisine Minör Empire’dan Bülbülüm Altın Kafeste’yi armağan ederim. Bu arada grup 8 Kasım’da İstanbul’da bir konser verecek, tavsiye ederim.
- Gelecek Günün Notları’na kadar kendinize iyi bakınız efendim, sevgiler.
Merhabalar;
YanıtlaSilBence bu günün notları bir harika olmuş:) Yaptığın her şey son derece keyifli, içi açıcı ve dudak ısırtan cinsten:):) Dudak ısırtmaya şöyle değineyim ahh ahh ne şahane oyunlar, ne güzel filmler, tiyatrolar tam da hayal ettiğim gibi günler geçirmişsin dedirten cinsten bir dudak ısırma:) Hastalıkların güzellikle sonuçlanmasına ve ödülün kahve olmasına mutlu oldum. Kahve gerçekten güzel bir ödül oluyor çoğu zaman, bir parça huzur atıvermek gibi içimize...Yeni toparlandım ben de. Türkiye'den dönüş,, hastalıklar, işler, temizlik ve yeni alışma dönemi derken şu an henüz idrak ediyorum Cezayir'de olduğumu, üzerine bir de yorgunluk var tabi cabası. Yazmaya başlamam lazım çok ihmal ettim. Yani hem blog'a hem de sana, kartlarım hazır, yakında yollayacağım, unuttuğumu sanma sakın:):) Kocaman sevgiler ve daha nice güzel günler diliyorum. Mutlu bayramlarımız olsun, hepimizin, tüm insanlığın ve mutlu olmayı en çok hak eden çocuklarımızın:)
Sevgiler
Tuğba merhaba,
SilÇok teşekkür ederim, sanırım Günün Notlarını yazmasını da o anları tekrar aklıma düşürmeyi de seviyorum. Bu bayram için ben de kartpostallar yolladım, umarım sorunsuz bir şekilde ulaşır sana da. Buralardan istediğin bişey olursa söyle mutlaka, koyarım bir sonraki zarfın içine :)
Geç olsa da iyi bayramlar diliyorum, sevgiler...
Arayı bu kadar açmayın ki bizde etkinliklerinizden teferruatıyla haberdar olalım :)
YanıtlaSilDaha sık görüşmek dileğiyle sevgiler..
Umarım diyorum ve çok teşekkür ediyorum. :)
SilHer Pera müzesine gittiğimde sürekli sergileri içerisinde bulunan "kaplumbağa terbiyecisi" nin karşısında oturup seyretmekten ben de kendimi alamıyorum.
YanıtlaSilBir arkadaşım var, birkaç saniyeliğine de olsa selam verir tabloya öyle gezer diğer sergileri, o geldi aklıma :)
Sil