Eylül ayında tek cümle bile yazmamış olan bünyemi kınıyor ve geç de olsa Eylül notlarını yazıyorum. Bu aralar üşengeçlik arttı ama tek sebep o da değil sanırım. Kafamda onlarca sorun dönüp durdukça yazacak gücü bulamıyorum kendimde. Biraz ittirici güce, desteğe ihtiyaç duyuyorum çoğunlukla. Kendisi bazen nazlı çokça tosarık bir şahıs olsa da öyle bir güç var çok şükür!
Eylül yine bol kaçışlı geçti aslında, her fırsatta deniz kenarında bulduk kendimizi, doya doya temiz hava çektik içimize, vapura bindik her fırsatta, açık alanında oturup rüzgara bıraktık kendimizi, biraz üşüdük çay içmeye bahane olsun diye sanki bahaneye ihtiyacımız varmış gibi.
Yeni kahveciler bulduk kendimize, hatta bir kahvesini içmek için akşama doğru yola çıkıp, denizleri aştık. Kahve bahaneydi elbette ama güzel bir bahaneydi.
Güzel filmler izledik, iyi kitaplar okuduk, yeni şarkılar dinledik, eski şarkıları ilk kez duyuyor gibi dinledik, eski şarkıları eski günleri hatırlayarak dinledik.
Haftada bir akşam gittiğimiz çay bahçesine, akşam vardiyasını fırsat bilip sabah kahvaltısına gittik.
Neredeyse bir yıldır gidelim diye plan yaptığımız ama bir türlü gidemediğimiz Koç Müzesi’ne gittik. Öyle büyük ve güzel bir müze ki her yerini gezemedik. Ama her yorgunluk anını fırsata çevirip Fenerbahçe Vapuru ve Demlik Kafe’sinde çay ve kahve keyfini araya sıkıştırdık.
Ekim ayında açılacak olan tiyatro sezonunu bekledik büyük keyifle. Çünkü bazen beklemenin bile keyif olduğu doğruydu. Planlar yaptık, ajandayı doldurmaya niyetlenip her seferinde üşengeçliğe yenik düştük ama planlar güzeldi, etkinlik bileti sıcaklığını hissetmek güzeldi. Bir de etkinlik bileti yakmak yok dedik ama daha ilk biletlerde kendimizi yalanladık, bu ayrı bir yazı konusu! :)
Eylül böyle geçti buralarda, her şey güzel değildi belki, sorunlar vardı ama sorunlar hep olacak biz küçük mutlulukların tadını alalım yeter dedik.
“Şu kafeye gittik, bu kitabı okuduk” yazısı olarak başlamaya niyetlenip “içimden ne geldiyse” yazısına dönüştü. Klavyeden uzak kalmamak gerek, en kısa sürede görüşmek üzere!
Bu hikayedeki tosarık sizi yer. :)
YanıtlaSilUygundur :*
Sil