Artık ne kadar tembel olduğumu bildiğinize göre o kısmı geçerek başlıyorum Kasım notlarına. Biraz sıkıntılı, sancılı, hastalıklı bir ay geride kaldı şükür! Aralık ise güzel başladı ve umarım böyle devam eder. Tüm sıkıntılara rağmen sevdiğimiz şeylere, imkanları zorlayarak da olsa zaman ayırdık elbette.
Başımızın tacı Başka Sinema sayesinde iki film izledik. İlki çok merak ettiğimiz ve seansı uymadığı için Filmekimi’nde kaçırdığımız Julieta diğeri ise Albüm’dü. Julieta enfes ve hüzünlü bir tat bıraktı, kesinlikle tavsiye ederim. Albüm için ise hislerim karışık. Yönetmen güzel noktalara değinmiş ancak sanki anlatmak istediği her şeyi, vermek istediği tüm mesajları tek filme sığdırmaya çalışmış gibi bir his bıraktı bende.
Fotoğraf Rexx sinemasının olduğu sokaktaki küçük bir kahveciden. Sevdiğim ve tekrarlamaktan keyif aldığım, etkinlik öncesi anlarından biri. Julieta’yı beklerken çekmiştim, burada da dursun bence.
Sinemada izleyip bayıldığım bir diğer filmi de eklemek isterim, Arrival. Bildiğimiz uzaylı filmlerinden çok farklı, hatta bundan ziyade dil, zaman ve duyguları konu edinen bir bilim kurgu idi. Çok sevdik efendim hararetle tavsiye ederiz. Filmden çıktıktan sonra film üzerine konuşmaktan da çok keyif alacaksınız diye tahmin ederim. (Filmden çıktığımda hislerimi çok daha net ve iyi anlatmıştım ama üzerinden bir ay geçince unutuyor insan tabi.)
Tiyatro için çok verimli bir ay değildi. Tiyatroadam ekibinin sahnelediği Ivan Ivanoviç Var mıydı, Yok muydu? ve ŞT’den Aldatma isimli oyunları izledik. Ben iki oyunu da sevdim.
Kitap konusunda da verimli değildik bu ay, bence Aralık ayında bunu da telafi ederiz.
Şimdilik bu kadar. Başta da dediğim gibi sıkıntılı bir aydı, ancak en azından yaptıklarımızı not almak istedim o yüzden kısa da olsa yazdım. Umarım bir sonraki yazı çok daha dolu ve keyifli olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder