29 Ocak 2013 Salı

Melis Danişmend



Melis Danişmend, uzun süredir keyifle dinlediğim seslerden biri. Günün Notları yazılarımda da birkaç kez konserine gitme isteğimi dile getirmişliğim var. Ancak 12/01/2013 tarihine kadar bir türlü denk gelmemişti.

Yeni albümü "Biraz Gülmek İstiyordum" için Salon İKSV'de vereceği konserin biletlerini görünce en az benim kadar istekli can dostuma haber verip aldım biletlerimizi. Hem kendime bundan güzel bir doğumgünü hediyesi verebilir miydim? Sonrasında o keyifli ve heyecanlı ama bir o kadar da sancılı bekleme süreci...

Konser günü şansımıza hava yağmurluydu. Arkadaşımla konser öncesi bir de tiyatro keyfi yapacağımız için erkenden yola düştüm. Önce D&R'dan albümü satın aldım hatta koliden çıkartıldı daha yeni gelmişti :)

Oyunu izledikten sonra Taksim'e geçtik, birer kahve içtik. Ardından birkaç pasaj ve kitapçı dolaştık. Elbette alışveriş yaptık :) Zaten elim doğumgünü hediyeleri ile doluyken bir de aldıklarımız eklendi çok da güzel oldu :) Konser saati yaklaştığında Salon'a gittik. Hatırladığım kadarıyla gecikme olmadan başladı konser. Öncelikle yeni albümden birkaç şarkı dinledik ardından eski albümden ve tabi cover şarkılar da vardı. Bir iki şarkı da birden fazla kez söylendi. Yine yanlış hatırlamıyorsam arasız 2 saat kadar sahnede, düşmeyen enerjisi ve keyifli haliyle çok sempatik bir Melis Danişmend vardı.

Hem muhteşem bir sesi canlı dinledik hem de çok keyifli bir gün geçirdik.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Biraz Tiyatro


Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye

"Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.

Hişt hişt!”


...Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnek yontmak için taşıdığım çakımı çıkardım, kalemimi yonttum. Yonttuktan sonra, tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım...Yazdım... Yazdım... Yazdım!

Sezon açılışımı (geç de olsa) yaptığım oyun. İkinci kez izledim. İki kez daha izlerim. Öyle keyif veren bir oyun. Sait Faik hikayelerinden küçük bir sunum diyebiliriz. Özellikle bir yağmur ve Beyoğlu sahnesi var ki tadına doyulmaz. Bir de çok güzel hikaye anlatan, rolüne yakışan bir oyuncu var sahnede. Mutlaka izleyin, güzel bir hikaye dinlemeye hepimizin ihtiyacı var.


Yağmur Durduğunda

"Belki de insanın söyleyecek bir şeyinin kalmaması, söyleyecek birçok şeyi olduğunu söylemenin bir başka yoludur."


Devlet tiyatrolarında bu sezon izlediğim ilk oyun. 1960lardan başlayıp 2039 yılına kadar devam eden bir süreci ve kesişen yolları anlatıyor. Tek bir dekor ancak farklı zamanlar ve farklı iki yerde (Avustralya ve Londra) geçen bir hikaye.

Uzun bir süreci anlattığı için karakterlerin genç ve yaşlı hallerini görüyoruz oyun boyunca. İlk perdede karışıklığa sebep olabiliyor bu durum. Ancak ikinci perdede taşlar yerine oturuyor.

Anlattığı hikayenin hüznü ve ağırlığı nedeniyle sinirlerinizin buna yeteceği bir günde izlemenizi tavsiye ederim.


Sidikli Kasabası Müzikali

Konusu sürpriz değil bu nedenle de her yerde okuyabilirsiniz. Ben bu oyunda neler gördüğümü paylaşacağım yalnızca.

- Genç ve enerjik bir kadro
- Anlatıcının olduğu keyifli sahneler
- Biraz klişe de olsa aşk hikayesi
- Muhteşem sesler (çoğu tanıdık geldi bana sanırım seslendirme geçmişleri var)
- Başarılı danslar
- Yavaşlatılmış (slow motion) sahnelerin tiyatro sahnesindeki başarısı
- İleride daha da güzel oyunlar ortaya koyabilecek yetenekler
- Bir türlü sevemediğim ama maalesef gerekli olan mikrofonlar