25 Kasım 2013 Pazartesi

Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood


Çekirdek ailenizle mutlu mesut yaşadığınız, özgür olduğunuzu düşündüğünüz sabahlardan birine uyanıyorsunuz. Her sabah olduğu gibi işe gitmek için evden çıkıyor ve yine her sabah uğradığınız dükkana uğrayıp sigara alıyorsunuz. Ancak ödeme sırasında kredi kartınızın geçersiz olduğu söyleniyor. Çok anlam veremeseniz de yolunuza devam ediyor ve işyerinize ulaşıyorsunuz. Ancak burada da kötü haber sizi bekliyor, işten atıldınız. Tüm bunların sebebi ise sadece kadın olmanız!

Kadınlara dört seçenek sunulur; Koloniler’e gönderilmek, fahişelik, hizmetçilik ya da Komutanlar için Damızlık Kız olmak ve onlara sağlıklı bebekler doğurmak! Özgür bir kadın olabilmeniz ise sadece Komutan eşi olmanız durumunda mümkündür.

Hikayenin anlatıcısı bir Komutan’a tahsis edilmiş olan Damızlık Kızlar’dan biri. Yaşadığı odada intihar etmesine yardımcı olabilecek tüm eşyalar ortadan kaldırılmış, Komutan’ın çağırdığı gecelerde, karısının gözetimi altında, bebek sahibi olabilmek için görevini yerine getirmekte!

Damızlık Kızın Öyküsü, yazara ait okuduğum ilk kitap. Ancak diğer kitaplarını da merak ettiren iyi bir referans. Kitapların yeni basımı olmadığı için ancak sahaflarda bulabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

24 Kasım 2013 Pazar

Hollow Malikanesi Cinayeti - Agatha Christie


Lucy Angkatell, şehirden uzak evinde haftasonu için bir davet planlar. Konukları aynı zamanda kuzenleri olan Edward, David, Henrietta, Midge, yakın dostları John Christow ve karısı Gerda ve komşusu Hercule Poirot’dur.

Hercule Poirot, davet saatinde malikaneye gelir ancak kendisini karşılayan uşağın tavırlarında bir gariplik olduğunu düşünür. Uşak, onu eve değil bahçeye götürür. Hercule Poriot, bahçeye geldiğinde çok garip bir manzara ile karşılaşır. Havuzun içinde bir erkek, kanlar içinde yüzmekte, havuzun başında ise bir kadın elinde tabanca ile durmaktadır. Önce bunun kendisine hazırlanan tatsız bir şaka olduğunu düşünen Hercule Poirot, durumun gerçekliğini kavrar ve cinayeti çözmek için çalışmaya başlar.

Kitap, katilden ziyade karakterler arasındaki ilişkilere odaklanmış. Bu anlamda diğer Agatha Christie kitaplarından biraz farklı. Aynı zamanda Hercule Poirot da alıştığımız yöntemleri ile değil geri planda yer alıyor. Ancak yine birkaç saat içinde ve keyifle okunabilecek bir polisiye. Ben karakterler arasında Henrietta’ya ve onun sanatçı kişiliğine bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.

Keyifli okumalar.

16 Kasım 2013 Cumartesi

Genç Werther'ın Acıları


Goethe’nin aynı isimli kitabından uyarlanan “Genç Werther’ın Acıları” isimli bale temsilini izledim geçtiğimiz hafta sonu. Gösteri öncesinde aldığım kitapçıkta yazan bilgiye göre daha önce ülkemizde de opera olarak temsil edilen bu eser bale olarak dünyada ilk kez, 2011 yılında ülkemizde gösterilmiş. Üstelik koreografisi de ilk kez bu işi üstlenen bir isme ait. Yani her şeyi ile taze bir gösteri denilebilir.

Yaklaşık 90 dakika ve iki perdelik bir gösteri. Orkestra yok, yalnızca piyano var. Bir de o piyanoya çok yakışan ve izleyenleri büyüsü altına alan piyanist Yelena Şekalyova. İlk perdede, Werther’ın karşılıksız aşkını, duygularının beraberinde getirdiği acıyı ve bundan kaçma çabasını izlerken ikinci perdede aslında bunun ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu anlıyoruz. Werther, her ne kadar şehirden ayrılsa da ne aşkından ne de getirdiği acıdan kurtulamıyor. Bunu anladığında ise dönüşü olmayan bir karar veriyor.

Profesyonel bilgi sahibi olmadığım için teknik bir yorum yapamayacağım. Ancak çok etkilendiğimi belirtmek isterim.

Keyifli seyirler.

8 Kasım 2013 Cuma

Günün Notları


- Efendim uzun bir aradan sonra gelen Günün Notları çoğunlukla olduğu gibi kültür – sanat haberleri ağırlıklı olacak. Ancak sızlanmasız bir yazı düşünemiyorum onları da araya sıkıştıracağım elbette. Keyifle okumanız dileğimle.

- Ancak başlamadan önce e-mail ve yorumlarla ilettiğiniz düşünceleriniz için teşekkür ederim. Ben de "Günün Notları"nı yazmayı pek sevmekteyim.

- Benim sorunum plan yapmayı sevmek sanırım. Bunun neresi sorun derseniz planın uygulanamayışı ve bunun getirdiği mutsuzluk derim.

- Pek sevdiğim Etgar Keret yeni bir kitap yazmış, Yedi Güzel Yıl. En kısa sürede alınıp okunmalı.

- Yekta Kopan’ın yeni kitabı Aile Çay Bahçesi’ni okudum geçtiğimiz günlerde. Ben pek sevdim Müzeyyen ve hikayesini. Tavsiye ederim. Yazının ilerleyen bölümünde kitaptan alıntı da paylaşacağım.

- Geçtiğimiz günlerde bir kitap gördüm bloglardan birinde, yazarı Melda Uytun. Kitabın ismi çok hoşuma gitti “Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı”. Okuyan varsa yorumlarını beklerim.

- Yine sevdiğim yazarlardan Ahmet Ümit’in yeni kitabı Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ni de kitapkardeşliği ile okudum. Belki kitapla ilgili bir yorum yazarım daha sonra.

- Duymayan kaldı mı bilmiyorum ama yine de paylaşayım. Efendim pek güzel insanlar bir araya gelip Başka Sinema adında bir güzellik oluşturmuş. Lütfen kayıtsız kalmayınız, bilgi için şöyle buyurun... http://www.baskasinema.com/

- Vizyondakilere de bakmak gerek bence, güzel filmler geliyor.

- TÜRVAK Sinema – Tiyatro Müzesi 29 Aralık tarihine kadar Liv Ullman & Ingmar Bergman Fotoğraf Sergisi’ne ev sahipliği yapacak, kaçırmayınız lütfen.

- Bir de yılbaşı geliyor, ortalık renklenmeye başlayacak, pek güzel olacak.

- Bir de şöyle bir şey var;

“Yüzünü unuttuğun birinin sesini duyuyorsun. Sesini unuttuğun birinin yüzünü hatırlıyorsun. Hayat seni bir köşede sıkıştırıyor. Sırlardan oluşan ağaç, yapraklarını dökmeye başlıyor. Yaptığın sıradan iş, olağanüstü bir büyüye dönüşüyor. Bir hedef beliriyor. Aniden.”

(Aile Çay Bahçesi – Yekta Kopan)