25 Mayıs 2015 Pazartesi

Günün Notları


- Bira Fabrikası, Moda Sahnesi'nin sezon oyunlarından biriydi. Gitmeden önce bloglarda vs çok fazla olumsuz ve bir o kadar da olumlu yorum okudum, ortası yoktu. Moda Sahnesi oyunlarında konu dram ağırlıklı olsa da karikatürize edilmiş halinin baskın çıktığını ve bunun artık bir tarz olduğunu, onlara özgü olduğunu bildiğimden beklentisiz izledim. Ben dram ağırlıklı bir oyunu yine saf dram haliyle izlemek isteyen klasik tiyatro izleyicisiyim. Oyunlara katılmış modern komedi öğeleri beni mutlu etmiyor genelde. O yüzden bu oyun için de "keşke anlattığı konuyu daha az güldürerek anlatsaydı" dedim. Ama bu kötü bir oyun sonucu çıkartan cümlelerden değil, oyun güzel, sahne güzel, oyuncular zaten güzel...

- Komşum Hitler, bu sezon Şehir Tiyatroları'nda izlediğim oyunlardan biri. İmkansız gibi görünen bir durumun nasıl bir şova dönüştüğünü ve insanlara, halka pazarlandığını anlatan oyunlardan. Dekoru çok iyiydi.

- Polar Bear konserini izledim, keyifliydi ama beklentimin altında kaldığını söyleyebilirim.

- Her daim favori etkinliğim olan İstanbul Film Festivali için 30 küsür filme bilet aldım, yıllık izin kullandım ancak geçirdiğim rahatsızlık nedeniyle filmlerin yarısını izleyemedim. İzlediklerim arasında en sevdiklerim Motivasyon Sıfır, Onur, Hayatımın Şarkısı ve Gizli Kusur oldu.

- Ellerimin Arasındaki Hayat, Paşa Paşa Tiyatro, İki Kalas Bir Heves, Diktat, Bülbül Susturulduğunda ve Gülünç Kibarlar bu aralar izlediğim DT oyunları. İçlerinde en çok Diktat'tan etkilendim sanırım. Özellikle yazar isimlerinin sayıldığı sahnesi tekrar tekrar izlemelik.

- ŞT'de Şekerpare'yi izledim. Her repliğe hunharca ve koltukları sarsarak gülen, her sahneye yüksek sesle yorum yapan teyzelerle izlendiğinde asla keyif vermeyecek oyun. Çok uzun ve yer yer sıkıcı. Cumali ve Şekerpare'nin samimi olmayan aşk sahneleri çıkartılsa daha keyifli olabilir. Oyuna dair en akılda kalıcı şey ise kesinlikle dekor. Neyse efendim yine de izleyin, hunharca gülen insanlar yanılıyor olamaz.

- Aylardır konseri olsa diye yazıp durdum nihayet geldi ve izledim. Evet efendim Hindi Zahra'dan bahsediyorum. Yine gelsin yine gidelim.

- Başka Çarşamba sayesinde Çekmeceler'i izledim. İlginç bir film olmuş, etkilenenlerdenim, tavsiye ederim.

- Tiyatro Hal'de Örümcek Kadının Öpücüğü'nü izledim. Çok etkilendiğim bir kitap, oyun ya da film olduğunda yorum yazmak konusunda tıkanıp kalanlardanım. Bu oyunda da aynı şeyi yaşıyorum. Sadece "mutlaka izleyin" diyorum.

- Dhafer Youssef, yakın dönemde dinlemeye başladığım isimlerden. Tesadüf eseri aynı dönemde konseri olduğunu öğrendim ve arkadaşım tarafından davet edildim, şartlar böyleyken gitmemek olmazdı elbette. Kıyaslayabileceğim bir başka canlı performansını izlemediğim için belki de çok keyif aldım konserden. Eğer benim gibi yeni dinlemeye başlamış ya da daha önce konserini izlememiş olanlardansanız bir şans verin derim.

- Blind Guardian konserini izledim. Konsere ve performansa diyecek söz yok, çok çok keyifliydi. Adamlar performansları ile kendilerinden çok daha genç olan seyirciye baskın çıktılar. Yaklaşık 2,5 saat boyunca coştular ve seyirciyi coşturmak için de uğraştılar ama nafile! Her konserden sonra kendi kendime sorduğum bir soru var. Biz ne zaman konser izlemeyi öğreneceğiz?

- Neyse etkinlikler şimdilik bu kadar. Yaz için henüz konser planı yapmadım ama bol bol Başka Sinema filmi olacaktır. Bir sonraki yazıda haber veririm.

- Bir de bazı yollar bazı insanlarla iyi ki keşisiyor!