26 Mart 2015 Perşembe

Günün Notları


Uzun zaman oldu değil mi blog? Bu süreçte çok fazla şey yaptım diyemem ama güzel şeyler izledim, dinledim, güzel kafeler buldum çoğunlukla tek başıma nadiren dostlarımla oturdum, kahve içtim, insanları izledim, yağmuru izledim, kar tanelerini izledim. Üzerime yapışıp kalan hüzünlü halden kurtulmaya ve yakın dönemde yaşadığım şeyleri unutmaya çalıştım ancak boşa harcanan çaba olduğunun farkına vardım. Yaptıklarımı unutmamak adına paylaşayım, şu an bile hatırlamakta zorlanıyorum.

- Moda Sahnesi’nde Roberto Zucco’yu izledim. Bir seri katilin hikayesi denilebilir konusu için, iyi bir oyun ama Roberto karakterini sahnede biraz daha tanımak ve neyi neden yaptığını anlatmak belki daha iyi olabilirdi.

- Lykke Li konserine gittim. Sesini çok seviyorum şarkılarını da elbette. Konser performansı da beklediğimden iyiydi. Tekrar gelirse kaçırmayın derim.

- Brazzaville konserine de gittim ancak keyifsiz bir günümdeydim biraz da yorgundum bu nedenle tamamını izlemeden çıktım. Bu nedenle bir kez daha gitmek istiyorum, neyse ki şanslı olabileceğimiz bir konu sık sık geliyorlar ülkemize.

- Karışık Kaset’i izledim. Kitabına bayılmıştım biliyorsun, filmi sevdim diyemem ama sevmedim de diyemem. Kitapla kıyaslamak bile istemiyorum.

- Ceylan Ertem’in Moda Sahnesi’nde verdiği albüm tanıtım konserine gittim. Ben bu kadını ve şarkılarını seviyorum yahu! Konser de iyiydi elbette.

- Interstellar’ı izledim. Beğenen taraftayım, zamanın nasıl akıp gittiğini hissetmeden, mantık hatası var mı yok mu diye sorgulamadan izledim o yüzden gayet iyiydi diyebilirim.

- Ane Brun konserine gittim. Bu konser benim için garip bir gün/anı olarak kalacak hep, bunu çok iyi biliyorum. O gün yağan yağmur, konserde söylenen şarkılar, kapıya gözünü dikmiş gelmeyecek birini bekleyen ben, konserden sonra yağmur altında yürümek ve dökülen gözyaşı olarak kalacak hafızamda.

- Uyurgezer Kız operasını izledim. Büyük bölümü hüzünlü bir hikaye olmasına rağmen, sıkmadan, keyifle izlettirdi kendini. Çok sevdim, gönül rahatlığı ile tavsiye ederim.

- Sırça Hayvan Koleksiyonu’nu izledim. Dekor ve sahnelenme şeklini çok sevdim. Oyun da iyiydi.

- La Traviata’yı izledim. İş çıkışı gittiğim için yetişemedim sanıyordum ancak baktım ki kapılar hala açık, daldım içeriye. Gösterilerin birkaç dakika geç başlamasına söylenmeyeceğim artık, sonuçta birilerine yarıyor bu durum. :)

- Kuş Kafesi’ni izledim. Akla Kara Tiyatro gerçekten sevdiğim ekiplerden. Her sezon mutlaka eğlenceli bir oyun çıkartıyorlar. Bu oyun da eğlenceliydi.

- Metot’u izledim. Oyuncular şahaneydi, oyun da iyiydi. 2 saatin üzerinde ve tek perde olmasına rağmen zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz.

- Gaye Su Akyol konserine gittim. Tarzını seviyorum, konser de keyifliydi.

- Aşk İksiri’ni izledim. Sezonun eğlenceli operalarındandı, tavsiye ederim.

- Ifİstanbul’da maalesef sadece bir film izledim, Kabile. İç acıtan, can yakan sahneleri vardı, çok gerçekti.

- Sabah seanslarında sinemaya gitmeyi çok seviyorum ancak uzun zamandır yapamamıştım. Geçtiğimiz haftalarda başardım ve Birdman’i izledim. Aynı gün Sylvia balesini ve Moddi konserini de izledim. Çok keyifli bir gündü.

Evet blog, Mart ayına kadar yaptıklarım bunlar. Elbette izlediğim filmler, okuduğum kitaplar var ama hepsini yazmak zor. Mart sonrasını da bir ara yazarız artık. :)