25 Eylül 2012 Salı

Küçük Bir Blog Buluşması



Blog yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Burası tamamen size ait, ne istiyorsanız onu yazıyor ve kimi okumak istiyorsanız seçebiliyorsunuz. Takip ettiğim bloglar genellikle kitap, müzik, tiyatro, sinema ve gündelik hayatla ilgili yazanlar. Bloglarda sık sık blog buluşmalarını okur ve imrenerek bakardım. Tabi biraz da şüphe duyardım. İnsan tanımadığı biriyle nasıl bu kadar samimi olabilir diye! Tecrübe etme fırsatım olmamıştı, geçtiğimiz haftaya kadar. Ajanda gibi bir dergi tecrübesi yaşamamı sağlayan Sinem ile aylardır konuşup dururduk buluşmak için. Hatta sevgili Seda da planımızın bir parçasıydı ama o bizi değil Yunan adalarında gezmeyi tercih etti :)

Haftaiçi iznimi fırsat bildik ve Kadıköy'de buluştuk. Önce Ptt, ardından yemek, alışveriş ve kahve ile günü tamamladık. Tabi arada durmadan konuşarak. İki postcrossing, film ve kitap sever bir araya gelince susmak ne mümkün :)

Elimde bir liste var, uzun süredir görmediğim, ihmal ettiğim arkadaşlarım ve birlikte kahve içmek, tanışmak istediğim insanlardan oluşan. Önemli olan ilk adımı atmaktı, gerisinin gelmesi umuduyla.

Bu da o günden kalanlar...


22 Eylül 2012 Cumartesi

Dead Can Dance






Aylar önce tamamen tesadüf eseri dinlemeye başladığım bir gruptu DCD. Aradan birkaç hafta geçti ve konser için İstanbul'a geleceklerini öğrendim. Bilet almayı çok istiyordum ancak böyle bir konseri yalnız dinlemek olmazdı, hemen sosyal medya ıvır zıvırlarında sordum ve hiç beklemediğim halde iki olumlu yanıt aldım. Temmuz ayında biletler alındı, takvimden günlerin geçişi izlenmeye başlandı. O gün geldiğinde ise içimde garip bir huysuzluk ve keyifsizlik vardı. Hatta konsere gitmemeyi bile düşündüm(k). İyi ki o sese kulak vermemişiz !

Konser alanına yaklaşık 20:45 gibi ulaştık. Alan boş görünüyordu, diğer dinleyiciler gibi bizim de korktuğumuz şeylerden biri Leonard Cohen konseri ve şampiyonlar ligi maçı nedeniyle konsere yeterli ilginin gösterilmeme olasılığıydı. Ancak dakikalar ilerledikçe alan dolmaya başladı.

Bizim saatimize göre yaklaşık 4 dakikalık bir gecikme (!) ile sahneye çıktılar. İlk nota ile birlikte en yakın dostumla birbirimize bakıp iyi ki içimizdeki o aptal sese kulak vermedik diye düşündük. Yeni albüm ağırlıklı bir konserdi. Herkes gibi bizim de beklediğimiz bir iki eski parça vardı ama çalınmaması da sorun yaratmadı. Çünkü duyduklarımız içimizdeki tüm pası, huzursuzluğu ve keyifsizliği aldı götürdü...

Üç kez bis yaptılar, zira o alkışlara karşılık vermemek imkansızdı. Hem de müziği böylesine ciddiye alan insanlar için. Çalınan şarkıları not etmedim ama şu sitede şöyle bir liste buldum.


1. Children of the Sun
2. Anabasis
3. Rakim
4. Kiko
5. Lamma Bada
6. Agape
7. Amnesia
8. Sanvean
9. Nierika
10. Opium
11. The Host of Seraphim
12. Ime Prezakias
13. Now We Are Free
14. All in Good Time
15. The Ubiquitous Mr. Lovegrove
16. Dreams Made Flesh
17. Song to the Siren ( Tim Buckley cover )
18. Return of the She-King
19. Rising of the Moon

Kesinlikle mükemmel bir konserdi.