27 Nisan 2010 Salı

Profesyonel

İki kitabı yayımlanmış Teodor Teya ile yıllarca onu izlemiş bir gizli polisin hikayesi. Teya, 40. yaş gününde yayın evindeki odasında günlük sorunları ile boğuşurken sekreteri içeri girerek bir adamın onu görmek istediğini söyler. Gelen adam, görevi yıllarca onu izlemek olan ancak artık emekliye ayrılmış polis Luka Laban'dır. Elinde büyük bir bavul ve evrak çantası vardır. Hikayenin devamını öğrenebilmek için ise mutlaka oyunu izlemenizi tavsiye ederim. Oyundaki küçük detaylar, iki muhteşem oyuncu, hikaye, final, parantez araları yani kısacası her şey mükemmeldi. Daha şimdiden önümüzdeki sezon gelse de yeniden izlesem diye düşünüyorum.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Coriolanus


Shakespeare'in komutan Caius Marcius Coriolanus'u anlattığı ünlü tragedyasından uyarlanan bir oyun.

Caius Marcius, savaşta karşısına çıkan herkesi yenebilen, konsül olmak isteyen, kibirli, halkı aşağılayan, ancak halktan oy istemekte zorlanacak ve onlara savaş yaralarını gösteremeyecek kadar da gururlu bir kahramandır. Ayrıca Volsiyalılar ile yapılan savaşta gösterdiği başarı nedeniyle Coriolanus ünvanını alır. Bu başarısı sonrasında konsül olabilmek için halktan onay alır. Ancak Roma halkı kendilerini kışkırtan iki halk temsilcisine uyarak oylarından vazgeçer. Bu anlaşmazlığın sonucunda Coriolanus kentten kovulur.

Coriolanus, düşman kent Volsiya'ya gider ve birkaç kez karşı karşıya gelip yendiği komutan Aufidius'un karşısına çıkar. Aufidius, savaş meydanında aldığı yenilginin intikamı için sabreder ve Roma'yı alabilmek için Coriolanus'un yardımını kabul eder. Coriolanus'un düşman Aufidius ve ordusu ile Roma'ya yürüdüğünü haber alan Roma halkı ve konsülleri telaşa kapılır. Coriolanus'un babası gibi sevdiği Menenius'u elçi olarak ona gönderir. Ancak Coriolanus beklenmedik bir tepki ile misafirini kovar. Coriolanus, Roma halkına olan öfkesi nedeniyle tüm sevdiklerini geride bırakır ancak karısı, annesi ve oğlu geldiğinde artık dayanamaz ve barış için elinden geleni yapar. Artık Aufidius için intikam zamanıdır.

Bence başarılı bir oyundu. Hüseyin Köroğlu bu tür rollere inanılmaz yakışıyor. Kendisini her daim sahnede görebilmek dileğiyle :) Bir de oyundan çıktıktan sonra "ben bu halkı bir yerden tanıyorum" diye düşünüyorsunuz. Çok tanıdık geliyor...

"Roma'yı Romalılar yıkacak!.."

* * *

7 Nisan 2010 Çarşamba

Basit Bir Ev Kazası

Oyun, Songül isimli 15 yıllık evli bir kadının, hayata dair hayallerini, yaşadıklarını ya da yaşayamadıklarını anlatıyor. 15 yıldır hiç değişmeyen sakin kocasının kendisini aldatmasını ve buna doya doya ağlamayı isteyecek kadar da çaresiz bir kadın. Songül'ün hikayesi çok tanıdık. Neredeyse her gün karşılaştığımız türden bir hikaye. Ve Günay Karacaoğlu bu karakteri öyle güzel canlandırmış ki izlememek büyük haksızlık olur. Kendisine Yeditepe İstanbul'dan beri sempatimiz vardır. Ancak bu oyunla artık aileden biri gibi hissediyoruz :) 

Bayrak

İzlediğim oyunlar içerisinde beni en çok etkileyenlerden biri. Mükemmel bir kurgusu var kesinlikle ters köşeye yatırıyor. Aynı zamanda çok başarılı ve inandırıcı oyunculuklar var. İzlerken tiyatroda olduğunuzu unutuyorsunuz. Konusunu anlatmak imkansız, izlemek gerek.

*** Canan Ergüder ile Ali Atay'ın kavga ettiği sahne ve sonrasındaki oyunculuk başarısını tarif etmek imkansız. Okan Yalabık ise yine çok başarılıydı. Kendisini Cumartesi günü "39 basamak"ta dün ise "Bayrak"ta izledim. İki oyunun konusu ne kadar farklıysa Okan o kadar başarılıydı. Birinde binbir çeşit komik halde iken diğerinde dışarıdan bakıldığında gayet sakin görünen birinin neler yapabileceğini gösteren o gerilimli havayı inanılmaz derecede gerçekçi yansıtmıştı.***

- ben ? ben yok muyum romanda ?

4 Nisan 2010 Pazar

39 Basamak

Richard Hannay, yaşadığı can sıkıntısından az da olsa kurtulabilmek umuduyla tiyatroya gider. Burada tanıştığı Anabella isimli kadının bir gizli ajan olduğunu ve çok gizli bir görev için İskoçya'ya ulaşması gerektiğini öğrenir. Ancak kadının peşinde olan iki adam buna izin vermeyecektir. Böylelikle kahramanımız Richard istemeden de olsa kendisini 39 basamak isimli gizli görevin içinde bulur. Ve kovalamaca başlar! Çok hareketli ve keyifli bir oyun. Gerilimin komedi ile birleştirilmesinde komedi baskın çıkmış ve çok başarılı olmuş. Daha oyunun başlarında yer alan "meşhur londra sokak lambaları" altındaki iki adam halleriyle ne kadar keyifli bir oyun izleyeceğimizin sinyalini verdiler :) Sonrasında dekorların sahneye gelişi, yer değiştirmesi, Hitchcock ustaya yapılan saygı duruşu, filmlerine yapılan göndermeler, Richard ve Pamela'nın kaçış sahnesinde karşısına çıkan doğal engeller :) ve finalde kar yağışı sahnesi. Hepsi gerçekten çok başarılı ve keyifliydi. Oyuncuların enerjisine ve sahnede aldıkları keyfe özenmemek elde değildi. 

Testosteron

Şarkıcı gelin ve ünlü biyolog damadın nikahı esnasında en önemli an gelmiştir. Damat "Evet" der ancak gelin " hayır, gönlüm başkasında" diyerek aslında olayla hiç ilgisi olmayan, orada görev amacıyla bulunan bir gazeteciyi gösterir. Tabii biz bu detayları aslında nikah sonrası eğlenmek için kapatılan ancak şimdi farklı bir amaçla bir araya gelinen barda erkeklerin kapışması esnasında öğreniriz. Öncelikle Tarantino'nun kült film mertebesine ulaşan filmlerinden Rezervuar Köpekleri'nin bir sahnesini izlemeye başlıyoruz. Aniden bir kargaşa başlıyor ve içeri kavga eden birkaç erkek yani beklenen düğün kafilesi giriyor :) Ve oyun bundan sonra başlıyor... Oyun eğlenceli, konu hepimizin dertli olduğu bir konu, oyunculuklar başarılı (Hepsi çok çok iyiydi ama Onur Ünsal daha bir dikkat çekiciydi sanırım.) yani aradığınız her şeyi fazlasıyla bulabileceğiniz keyifli bir oyun.