14 Mayıs 2012 Pazartesi

Van Gogh Alive



"Önce resim yapmayı düşlüyorum, sonra da düşlerimi resimliyorum."

Birkaç yıl önce, şu an hala çalışmakta olduğum işyerine girince binanın içindeki YKY mağazasına sorduğum ilk kitaptı sanırım "Theo'ya Mektuplar". Maalesef stoklarda yoktu ve yeni basımı da yapılmamaktaydı. Beklemem gerekti ama sabrımın hediyesini aldım. Kitap yeniden basıldı, hemen aldım ve kısa sürede okudum. Her zaman ilgimi çeken bir sanatçının cümleleri, düşünceleri ve kardeşine kendini anlatmaya çalışması beni çok etkiledi. Kitaptan birkaç yıl sonra ise birileri bu sergiyi akıl etti. (Teşekkürler.)



Serginin başladığı tarihlerde gitmeyi çok isterdim ancak bir türlü fırsat olmadı. Bu hafta gidebildim. Haftaiçi bütün olumsuz koşulları bir kenara atıp yola çıktım. Önce vapur keyfi yaptım, ardından bloglarda ve ekşi sözlükte bolca eleştirilen sergiye ulaştım.



Sergi alanı, karanlık bir salon ve dev ekranlardan oluşuyor. Görüntüler ve müzik çok uyumlu ve etkileyiciydi. İki kez izledim, bir kez izlemek yetmedi bana. Çıkışta sergi dükkanından gözümü gönlümü açan bir sürü kartpostal ve kitap ayracı aldım. Sergiye gitmeden birkaç gün önce Canon'um bozulduğu için küçük bir digital makine ile gittim ama serginin tam ortasında o da bozulduğu için sadece uyduruk telefonumla birkaç kare çektim, hatıra niyetine.

Benim için kesinlikle büyüleyiciydi. Karşılaştırabileceğim benzer bir sergisini görmediğim içindir belki...

Not: Sergiye giden insanların görüntüleri izlemek yerine sürekli fotoğraf çekme telaşı nedendir ? Hem de yasak olmasına rağmen bolca flaş kullanarak!

10 yorum:

  1. Biliyorsunuz ben de düş gittim sergiye. Girer girmez adeta büyülendim. Müzikler hele.

    Arkadaşımla 5 kere izledik. Bir tanesini sırf fotoğrafa ayırdık. Diğerlerinde ise keyfini çıkarttık. Zor çıktık oradan :)

    YanıtlaSil
  2. Sonrasında işe gitmek zorunda olmasaydım ben de kalırdım uzun süre ama sadece iki kez izleyebildim ve gerçekten muhteşemdi. :)

    YanıtlaSil
  3. bende bu sergiye bayılanlardanım :)zaten van gogh hayranıyım ,iice aldı başını gitti bendeki heyecan ...hiç içinden çıkmak istemediğim bir sergiydi ... umarım en yakın zamanda tekrar gidebilirim :)

    YanıtlaSil
  4. şubat'ta gitmiş,iki kez izlemiştim.bu cumartesi yine ordaydım tam üç kez izledim.bursa'dan kalkıp gittim hem de. :)

    YanıtlaSil
  5. sanırım eylül ya da ekimde Ankara'ya gelecekmiş o günü dört gözle bekliyorum
    çok teknolojik olduğu için eleştirildi çoğu insan tarafından ama ben bu teknolojinin sanatı yaşatmak amacıyla kullanıldığını düşündüğüm için hiçbir sakınca görmüyorum eminim çok güzeldir
    duygularınızı paylaştığınız için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  6. Esracım, ben de öyle. İçerisi yetmedi çıkışta kitap ayraçlarını stokladım :) Bir aksilik olmazsa Kasım ayında Ankara'da da gitme fırsatım olacak :)

    kara kitap, fazlasıyla değdi değil mi :) Darısı başıma diyorum. Ankara'da yakalayabileceğim tekrar sanırım.

    greta, 15 Ekim – 30 Aralık tarihleri arasında Ankara Cer Modern’de olacak diyorlar :) İzlemesi çok zevkli inan, ters bir etkisi olduğunu sanmıyorum teknolojinin...

    YanıtlaSil
  7. Karanlığa alıştıktan sonra büyüsüne kapıldım mekanın. Hiç ayrılmak istemedim açıkçası, çok nefisti. Sözler de harikuladeydi tabii;

    'Sıkıntıdan öleceğime tutkudan ölmeyi tercih ederim!' mesela.

    Hep gözüme ilişip ertelediğim Theo'ya Mektupları da en kısa zamanda okumak istiyorum. Sergi öncesinde okumuş olman ne güzel.

    YanıtlaSil
  8. Biblio, sözleri sevdiysen kitaptan da çok etkileneceğine inanıyorum. En kısa sürede okuyabilmen dileğiyle.

    YanıtlaSil
  9. Ben hiç eleştiri duymadım, neden eleştirmişler ki acaba? Ben müsait olduğum son günde, kapanışa 1 saat kala gittiğim için 1.5 kere izleyebildim ancak :( İçime dert oldu. Tembelliğime kızdım. Ama elbette ki bayıldım :)

    YanıtlaSil
  10. Resimlerin dijital olması, klasik bir sergi gibi hissettirmemesini eleştirmişler, özellikle ekşi sözlükte...

    YanıtlaSil